Yusuf Ziya mutlu
"Kişisel Alanımdır"

Birleşmiş Milletler: Kuruluşu, Üyeleri ve Geleceği

Birleşmiş Milletlerin Kuruluşu ve Üyeleri

Birleşmiş Milletler (BM), II. Dünya Savaşı’nın ardından dünya barışını ve güvenliğini korumak amacıyla 24 Ekim 1945’te kurulmuştur. 51 ülkenin imzasıyla başlayan bu uluslararası örgüt, zamanla büyüyerek günümüzde 193 üye devlete ulaşmıştır. BM, barış ve güvenlik, insan hakları, insani yardım ve sürdürülebilir kalkınma gibi geniş bir yelpazede faaliyet göstermektedir.

BM’nin ana organları arasında Genel Kurul, Güvenlik Konseyi, Ekonomik ve Sosyal Konsey, Uluslararası Adalet Divanı ve Sekretarya bulunmaktadır. Üyeler, Genel Kurul’da eşit oy hakkına sahiptir. Ancak, Güvenlik Konseyi’nde beş daimi üyenin (ABD, Rusya, Çin, Birleşik Krallık ve Fransa) veto hakkı bulunmaktadır. Bu durum, bazı kararların alınmasında ve uygulanmasında zorluklar yaratabilmektedir.

BM’nin Etkisizliği: Ukrayna, Gazze ve Doğu Türkistan Örnekleri

ABD’nin 2003 Irak işgali öncesinde başlattığı süreç bugüne kadar geldi. ABD BM’yi o tarihte kendi işgal girişimini meşrulaştıran bir kurum olarak gördü. Colin Powell yalan olduğu çok belli olmasına rağmen kimyasal silah iddiasını dile getirdi fakat kimseyi inandıramadı. Buna rağmen Irak’ın işgali başladı ve ABD açıkça BM’yi önemsemediğini göstermiş oldu. O günden bugüne, bu tavır sürekli yükselişte.

Son yıllarda BM’nin etkinliği, özellikle Ukrayna, Gazze ve Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlalleri ve çatışmalarında gözle görülür şekilde sorgulanmaya başlanmıştır. Güvenlik Konseyi’ndeki veto hakkının sıkça kullanılması, bu krizlerde BM’nin etkisiz kalmasına neden olmuştur.

Ukrayna Savaşı: Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi, dünya genelinde büyük bir kınama ve endişe yarattı. Ancak, Rusya’nın Güvenlik Konseyi’ndeki veto hakkı, BM’nin bu krize karşı etkili bir yanıt vermesini engelledi. BM’nin barışı sağlama ve çatışmayı durdurma konusundaki yetersizliği, uluslararası toplumda büyük bir hayal kırıklığına neden oldu.

Gazze Savaşı: İsrail ve Filistin arasında yıllardır süregelen çatışmalar, Gazze’de yoğunlaşarak ciddi insani krizlere yol açtı. BM, Gazze’deki sivillerin korunması ve insani yardımların ulaştırılması konusunda çeşitli girişimlerde bulunmuş olsa da, taraflar arasında kalıcı bir barış sağlama konusunda başarısız oldu. Güvenlik Konseyi’nde bazı ülkelerin taraflı yaklaşımları ve veto haklarının kullanımı, BM’nin bu konuda etkisiz kalmasına yol açtı.

Doğu Türkistan’daki Çin Zulmü: Çin’in Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerine yönelik uygulamaları, ciddi insan hakları ihlalleri olarak uluslararası kamuoyunun gündemine geldi. BM’nin bu duruma karşı etkin bir tavır alamaması, Çin’in Güvenlik Konseyi’ndeki veto hakkı ve ekonomik gücünden kaynaklanmaktadır. Kamplarda tutulan milyonlarca Uygur’un maruz kaldığı zulüm, zorla çalıştırma, kültürel asimilasyon ve dini özgürlüklerin kısıtlanması gibi insan hakları ihlalleri, BM’nin etkisizliğiyle daha da derinleşmiştir.

Yeni Bir Cemiyet: Tüm İnsanlığın Barış ve Huzurunu Sağlayacak Bir Yapı

BM’ye alternatif olarak, tüm insanlığın barış ve huzurunu sağlayacak yeni bir uluslararası cemiyet inşa edilmesi gerektiği fikri giderek daha fazla taraftar bulmaktadır. Bu yeni cemiyetin başarılı olabilmesi için belirli şartlar ve prensipler doğrultusunda hareket etmesi gerekmektedir.

Ana Faaliyet Kolları ve İzlemesi Gereken Yollar

1. Barış ve Güvenlik: Yeni cemiyet, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak için etkili ve hızlı karar alma mekanizmalarına sahip olmalıdır. Ülkeler arası anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesi için arabuluculuk ve diplomasi faaliyetlerine öncelik verilmelidir.

2. İnsan Hakları: İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi, cemiyetin temel hedeflerinden biri olmalıdır. Bu amaçla, insan hakları ihlallerini izleyen ve raporlayan bağımsız bir organ oluşturulmalıdır.

3. Sürdürülebilir Kalkınma: Ekonomik ve sosyal kalkınmayı desteklemek için sürdürülebilir kalkınma hedeflerine (SKH) yönelik projeler ve programlar geliştirilmelidir. Bu bağlamda, yoksulluk, açlık, eğitim ve sağlık gibi konularda küresel işbirliği teşvik edilmelidir.

4. İnsani Yardım: Doğal afetler, savaşlar ve diğer insani krizlerde hızlı ve etkili insani yardım sağlanmalıdır. Bu yardımların tarafsız ve adil bir şekilde dağıtılması için şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri benimsenmelidir.

Tarafsızlık ve Etkinlik İçin Yapılması Gerekenler

1. Bağımsız Finansman: Yeni cemiyet, belirli ülkelerin veya grupların etkisinde kalmamak için bağımsız bir finansman yapısına sahip olmalıdır. Bu, gönüllü bağışlar, uluslararası fonlar ve diğer bağımsız kaynaklardan sağlanabilir.

2. Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik: Cemiyetin faaliyetleri, şeffaf ve hesap verebilir bir şekilde yürütülmelidir. Karar alma süreçleri açık olmalı ve tüm üyeler bu süreçlere eşit katılım sağlamalıdır.

3. Eşit Temsil: Yeni cemiyet, tüm üye ülkelerin eşit temsil edildiği bir yapıya sahip olmalıdır. Özellikle küçük ve gelişmekte olan ülkelerin seslerinin duyulması ve karar alma süreçlerine etkin katılımı sağlanmalıdır.

4. Profesyonellik ve Uzmanlık: Cemiyetin organları, alanlarında uzman kişilerden oluşmalı ve profesyonel bir şekilde yönetilmelidir. Bu, cemiyetin etkinliğini artıracak ve tarafsızlığını koruyacaktır.

Dünya Halklarının Katılımı ile Yeni Bir Cemiyetin Oluşturulması

Yeni bir uluslararası cemiyetin dünya halklarının katılımı ile oluşturulması, daha demokratik ve katılımcı bir yapının ortaya çıkmasına yardımcı olabilir. Bu sürecin başarılı olabilmesi için belirli adımların atılması ve stratejilerin belirlenmesi gerekecektir.

Küresel Bilinçlendirme ve Eğitim Kampanyaları

Yeni bir uluslararası cemiyetin oluşturulması sürecinde, dünya halklarının bu girişim hakkında bilgi sahibi olması ve destek vermesi kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, küresel ölçekte bilinçlendirme ve eğitim kampanyaları düzenlenmelidir. Bu kampanyalar, çeşitli medya kanalları, sosyal medya platformları ve topluluk etkinlikleri aracılığıyla yürütülebilir.

Demokratik ve Şeffaf Bir Süreç

Yeni cemiyetin kuruluş süreci, demokratik ve şeffaf olmalıdır. Halkın katılımını sağlamak için şu adımlar atılabilir:

– Küresel Anketler ve Oylamalar: Dünyanın dört bir yanındaki insanların fikirlerini ve önerilerini toplamak için çevrimiçi anketler ve oylamalar düzenlenebilir.

– Toplantılar ve Forumlar: Yerel, bölgesel ve küresel düzeyde toplantılar ve forumlar düzenlenerek halkın doğrudan katılımı teşvik edilmelidir.

– Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ve Aktivist Gruplar: STK’lar ve aktivist gruplar, halkın sesi olmak ve süreci yönlendirmek için önemli bir rol oynayabilir.

Teknoloji ve Dijital Araçların Kullanımı

Teknoloji, dünya halklarının katılımını artırmak için güçlü bir araçtır. Bu amaçla, dijital platformlar ve araçlar kullanılabilir:

– Çevrimiçi Platformlar: Yeni cemiyetin oluşturulması sürecinde, halkın bilgi edinmesi, tartışmalara katılması ve fikirlerini paylaşması için çevrimiçi platformlar oluşturulabilir.

– Sosyal Medya: Sosyal medya, geniş kitlelere ulaşmak ve halkı bilgilendirmek için etkili bir araçtır.

– Blockchain Teknolojisi: Oylama ve karar alma süreçlerinde şeffaflığı ve güvenliği sağlamak için blockchain teknolojisi kullanılabilir.

Küresel Temsil ve Eşit Katılım

Yeni cemiyetin demokratik ve kapsayıcı olması için tüm dünya halklarının eşit temsil edilmesi gerekmektedir. Bu amaçla:

– Bölgesel Delegeler: Her bölgeden seçilecek delegeler, halkın temsilcisi olarak görev yapabilir ve karar alma süreçlerine katılabilir.

– Çeşitli Grupların Temsili: Farklı etnik, dini, kültürel ve sosyoekonomik grupların temsili sağlanarak, tüm kesimlerin sesi duyulabilir.

Bağımsızlık ve Tarafsızlık

Yeni cemiyetin bağımsız ve tarafsız olması için, hükümetlerden ve özel sektörlerden bağımsız bir yapıya sahip olması gerekmektedir. Bu bağımsızlığı sağlamak için:

– Bağımsız Finansman: Gönüllü bağışlar, uluslararası fonlar ve diğer bağımsız kaynaklar kullanılabilir.

– Şeffaf Yönetim: Cemiyetin faaliyetleri, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine uygun olarak yürütülmelidir.

Sonuç olarak, Birleşmiş Milletler, kuruluşundan bu yana dünya barışına ve güvenliğine önemli katkılarda bulunmuş bir örgüttür. Ancak, Ukrayna, Gazze ve Doğu Türkistan’daki krizlerde görüldüğü gibi, mevcut yapısal ve işlevsel sorunları, BM’nin etkinliğini ciddi şekilde sınırlamaktadır.

Dünyada kimsenin BM’ye güveni kalmadı. Türkiye bu çerçevede BM’ye yönelik çok gerçekçi eleştirdile getiriyor. BM Güvenlik Konseyi’nin yapısını merkeze alan bu eleştiri BM’nin tüm foyasını tek bir cümleye sıkıştırıyor. “Dünya beşten büyüktür” sözü yeni bir düzen arayışının mottosudur. Asyanın, Afrika’nın, Ortadoğu’nun temsil edilmediği bir dünya düzeninde istikrarı belli müddet sürdürebilirsiniz, ancak barış ve adaletten söz edemezsiniz.

BM Güvenlik Konseyi günümüzün gerçekliğini de yansıtmıyor. İkinci Dünya Savaşı’nın galipleri artık yeni dünyanın sahipleri olamaz. Yeni güçlerin doğuşuna şahitlik edeceğiz. Birçok liberal düzen dayatması yerle bir olmaya yakın. Artık bu deli gömleği bu dünyaya giydirilecek nitelikte değildir. Yeni bir uluslararası düzen ve yeni kurumlar fikrini sürekli gündemde tutmak lazım.

Bu nedenle, tüm insanlığın barış ve huzurunu sağlayacak yeni bir uluslararası cemiyetin oluşturulması gerekmektedir. Dünya halklarının katılımıyla oluşturulacak bu yeni yapı, demokratik, şeffaf ve kapsayıcı bir yapıya sahip olmalı; bağımsızlık ve tarafsızlık ilkeleri doğrultusunda hareket etmelidir. Böylece, küresel sorunlara daha etkin çözümler üretebilir ve dünya barışını sürdürülebilir bir şekilde sağlayabiliriz.