Yusuf Ziya mutlu
"Kişisel Alanımdır"

Bize ne oldu?

Hep aynı soruyu soruyoruz: “Bize ne oldu?”
Sokakta, haberlerde, sofrada, sosyal medyada… Nereye baksan aynı serzeniş.
Ama dikkat ettiniz mi, kimse “Bana ne oldu?” demiyor.

Mahallede çöp toplanmaz, herkes belediyeyi suçlar.
Ama kimse kendi kapısının önünü süpürmez.
İşler kötü gider, herkes sisteme veryansın eder.
Ama aynaya bakan çok azdır.

Sanki “biz” kavramı, “ben”in sorumluluğundan kaçmanın bahanesi oldu.
Toplum bozuldu diyoruz ama toplum biziz işte — sen, ben, o…
Yani bozulma dışarıda değil, içeride başladı.

Birinin başına bir şey geldiğinde “geçmiş olsun” demek yerine, “bana dokunmasın” diyoruz.
Yardım etmemek için bin bahanemiz var, ama övünmek için her fırsatı kolluyoruz.
Birine faydamız dokunmadığı halde, sanki bütün iyilik bizden soruluyormuş gibi konuşuyoruz.

Menfaatlerimiz hayatımızın direksiyonunda artık.
Bir çıkarın peşinde koşarken on kişiyi ezmek normalleşti.
Aile, dostluk, komşuluk — hepsi bu görünmez ticaretin kurbanı oldu.
Birbirimize yabancılaştık çünkü herkes kendi küçük evreninin merkezinde kral olma peşinde.

Bir çocuğun gözyaşı seni sarsmıyorsa, bir mazlumun çığlığı kulağına ulaşmıyorsa, bir annenin feryadı sana sadece “haber değeri” taşıyorsa, insanlık insanlığından çıkmıştır.

Gazze’de bombalar patlarken boykot markalar kampanya yapıyor.
Doğu Türkistan’da milyonlar esir yaşarken dünya çin sitelerinden alışverişine devam ediyor.
Bizse konforlu koltuklarımızdan tweet atıp rahatlıyoruz. Vicdanı, “gösterişli bir aksesuar” haline getiriyoruz.

Ama unuttuğumuz bir şey var:
Her suskunluk zalime verilmiş bir destektir.
Her umursamazlık, bir masumun kanına karışır.

“Bize ne oldu?” sorusunun cevabı aslında çok basit:
Önce “Bana ne oldu?” demeyi unuttuk.
Çünkü toplumu değiştirmek, kendinden başlamakla mümkündür.
Kendini tamir etmeden dünyayı onaramazsın.
Kendi kapının önünü süpürmeden şehrin temizliğinden bahsedemezsin.
Kendi yalanınla yüzleşmeden adaletsizlikten yakınamazsın.

Gerçek değişim bireysel farkındalıkla başlar.
İyiliği yaymak istiyorsan zincirin ilk halkası sen olmalısın.
Sen değişirsen, çevren değişir.
Çevren değişirse, toplum değişir.
Toplum değişirse, “biz” yeniden inşa oluruz.

Ve evet, hâlâ umut var.
Çünkü ben değişebilirim.
Vicdanımı yeniden hatırlayabilirim.
Kapımın önünü süpürürsem, belki komşum da süpürür.
Belki bir gün, sokağımız yeniden temiz olur.

Ve işte o gün…
Kimse “Bize ne oldu?” diye sormayacak.
Çünkü herkes yüreğinin sessiz köşesinde şunu söyleyecek:

“Ben iyi oldum. Ve sonunda biz de iyi olduk.”